All fields are required.

Close Appointment form

Diyabet ve Obezite Tedavisinde Yeni Yöntem Endobarrier

Günümüzde obezite ve tip 2 diyabet tedavisinde birçok seçenek bulunuyor. İlaçlar ve yaşam tarzı değişikliklerinin yanı sıra; en yüksek başarı oranına sahip olan ameliyat seçeneği, bu tedavilerin başında geliyor. Uzmanlar bugünlerde, yeni bir tedavi şekli olabileceğini düşündükleri bir cihazı test ediyorlar. Endobarrier ismi verilen bu cihaz, bu hastalıklar için kalıcı bir çözüm sağlayabilecek mi ?

Endobarrier; on iki parmak bağırsağı ve ince bağırsakların ilk bölümlerine, ameliyat yapılmaksızın ağızdan endoskopik olarak yerleştirilen bir kılıf. Bu kılıfın içinden geçen yiyecekler, bağırsağın iç yüzeyine temas etmeden, ince bağırsakların sonraki bölümlerine iletiliyorlar. Emilim işlemi de, son bölümde gerçekleşiyor. Yapay bir bypass etkisi oluşturan cihaza ait 1 yıllık sonuçlar, geçtiğimiz günlerde İngiltere’de düzenlenen Diyabet Kongresi’nde bilim camiası ile paylaşıldı. Cihazın verdiği sonuçlar; çoklu ilaç tedavisine rağmen şekeri kontrol altına alınamayan obez tip 2 diyabet hastalarında, ilaç tedavisine kıyasla çok daha olumluydu. Ayrıca, cihazla birlikte uygun dozda alınan ilaç takviyesinin, bu olumlu sonuçları daha da güçlendirdiği anlaşıldı.

Cihazın İngiltere’de yapılan testlerinin başında bulunan Dr. Piya Sen Gupta, sonuçları şu şekilde özetledi: “Kötüleşen diyabet ve kilo kontrolü döngüsünü kırmak çok önemli. Şu anda test aşamasında olan bu cihaz ve ilaç takviyesi ile birlikte, bu döngüyü kırabileceğimizi ümit ediyoruz.” Şeker seviyesindeki düzelmenin birkaç ay içinde değil, yaklaşık bir yıl içerisinde, yavaş yavaş gerçekleştiğinin altını çizen Dr. Gupta; bu süreçte hastaların yaşam tarzlarının değiştiğini belirtti. Dr. Gupta bu değişikliklerin; cihaz çıkarıldığı zaman -benzer cihazların aksine- şekerdeki düzelmenin uzun ömürlü ve sürdürülebilir olmasını sağladığını ifade etti.

Dr. Gupta, cihazın olası riskleri hakkında gelen soruları şu şekilde yanıtladı: “Cihazın yaklaşık %10’luk bir komplikasyon oranı bulunuyor. Komplikasyonlar arasında en ciddi olanı karaciğer apsesi.” Dr. Gupta; ABD’deki test aşamasının, planlanan 500 hastaya ulaşamadan, 300 bireyin 7’sinde bu komplikasyon görülmesi sonucu erken sonlandırıldığını ifade etti. Ancak bu olumsuzluğun, hastaların cihazı denemek için gönüllü olmasını engellemediğini belirten Dr. Gupta, bu durumu şu şekilde açıkladı: “Bir olumsuzluk geliştiğinde işlemin geri döndürülebilir olması, yatış gerektirmemesi, kısa sürmesi ve ameliyat seçeneğine göre çok daha ekonomik olması cihazın tercih edilmesindeki nedenler olarak sayılabilir.”

Obezite ve tip 2 diyabetin tedavisinde bir alternatif olabilir mi?

Dr. Gupta’nın kendi test grubuna ait açıkladığı sonuçların; daha önceden rapor edilmiş olan komplikasyon ve düzelme oranları ile benzerlik gösterdiği bildirildi. Dr. Gupta’nın grubunda yer alan 48 hastanın 5’inde, karaciğer apsesi komplikasyonu gelişti. Kilo kaybı ise 1 yılın sonunda, ortalama 12,8 kg seviyesinde olarak açıklandı. Karaciğer apsesine neyin yol açtığı ise tam olarak cevap bulmadı. Dr. Gupta’ya göre; bağırsağa yerleştirilen cihazın, vücut tarafından yabancı bir nesne olarak algılanması veya cihazın safra akışını değiştirmesi en olası sebepler olarak öne çıkıyor.

Editör’ün Notu: Bu cihaz etkin bir tedavi sağlıyor olabilir. Ancak, hem sürdürülebilir değil hem de güvenli değil. Karaciğer apsesi hayatı tehdit eden bir soruna dönüşebilir ve %10’luk oran çok ama çok yüksek. Tüm bunların dışında, belki de en önemlisi; cihaz çıktıktan sonra ne olacağı? Zira hücreler eski kısıtlamadan kurtulduklarında çok daha güçlü bir dirence neden olabilirler. Bu soru işaretlerinin kesinlikle yanıtlanması gerekiyor.

Kaynak: Diabetes UK 2016 Professional Conference; March 2, 2016; Glasgow, Scotland. Abstract A26.