Obezite, dünyada yaklaşık 600 milyon kişiyi etkileyen ve her gün artış gösteren ciddi bir sağlık sorunu. 1940’lı yıllardan bu yana yapılan araştırmalar gösteriyor ki; obez bireylerde diyabet, tansiyon, kalp hastalığı, felç, eklem sorunları gibi rahatsızlıklar sıklıkla görülüyor. Aynı zamanda obez bireylerin bazı kanser türleri ile karşılaşma olasılığının arttığı belirtiliyor.
90’lı yıllar ve 2000’lerin başlarında yayımlanan bazı çalışmalar, obez bireylerin yaklaşık üçte birinin, metabolik sorunlar ve kalp-damar hastalıkları yönünden riskli bir durumda olmadığını gösterdi. Bu sayede “sağlıklı obezite” terimi, obez; ancak diyabet ve diğer rahatsızlıklarla karşılaşmamış olan bireyleri tanımlarken kullanılan bir ifade olarak ortaya çıktı.
Bu ifade son 15 yıldır tartışılan bir ifade durumunda. Bazı araştırıcılar böyle bir durumun var olduğundan emin değiller. Cell Reports dergisinde yakın zamanda yayımlanan bir araştırma; “obez ama sağlıklı” durumunun tekrar sorgulanmasına neden oldu.
İsveç’te bulunan Karolinska Enstitüsü’nden Dr. Mikael Ryden ve meslektaşları; obez olmayan sağlıklı 15 kişi ile obezite cerrahisi planlanan 50 obez bireyin, insülin yanıtı ve yağ dokusundaki genetik işleyiş açısından karşılaştırıldığı bir çalışma gerçekleştirdiler. Tüm katılımcılardan yağ dokusu örnekleri alındı ve 2 saat boyunca insülin ve glukoz verilerek tekrar yağ örnekleri alındı. Yağ dokusuna geçen şeker içeriği ölçülerek, insülin uyarısına karşı verilen yanıt ve genetik işleyiş incelendi. Sonuçlara göre; sağlıklı bireyler ile obez bireylerde yağ dokusu birbirinden belirgin bir biçimde farklıydı. 29 obez bireyde insülin direnci bulunmaktaydı. 21 obez bireyde ise insülin direnci tespit edilmedi. Bu bireyler insüline yanıt vermekteydi.
Öte yandan insülin direnci olan ve olmayan her iki obez grubun yağ dokusunda benzer biçimde genetik açıdan hatalı işleyiş şekilleri olduğu belirlendi. Dr. Ryden “Obez olan ancak insüline yanıt veren bireyler metabolik açıdan sanıldığı gibi sağlıklı olmayabilir. Çalışmamız, sağlıklı obezite kavramının düşünüldüğünden daha karmaşık olabileceğini gösteriyor.” açıklamasını yaptı.
Dr. Ryden ve ekibi, obezite cerrahisi sonrasında kilo veren bireylerde genetik işleyişin normale dönüp dönmediğini de araştırmayı planlıyor. Ayrıca bu kişilerde sağlıklı metabolizma ile ilişkili olan genlerin de belirlenmesi amaçlanıyor. Dr. Ryden son olarak şunları söyledi: “Tüm obez bireylerin sağlığı yoğun çabalar harcamayı gerektirebilir. Daha önceleri metabolik açıdan sağlıklı olduğu düşünülen obez bireyler de buna dahildir. Obezite, yağ dokusundaki genetik işleyişi değiştirebilmektedir. Bu nedenle önleyici çalışmalara devam edilmelidir.”
Kaynak: http://www.medicalnewstoday.com/articles/312400.php (Hannah Nichols – Erişim tarihi:09.09.2016)