Tip 1 ve tip 2 diyabetin; genlerin ve çevrenin karşılıklı etkileşimi sonucu ortaya çıktığı uzun zamandan beri bilinmektedir. Sindirim sistemi içerisinde yer alan mikrop gruplarından oluşan “içimizdeki çevre”nin etkisi hakkında ise çok az şey bilinmekteydi.
Son birkaç yılda elde edilen bilgilere göre, sindirim sisteminde yaşayan mikrop gruplarının türü ve sayısı bağışıklık sistemini etkileyebilmektedir. Bağışıklık sistemi, vücutta bulunan belirli hücrelerin vücudun kendisine ait olup olmadığına karar verir ve yabancı hücrelere saldırır. Bağışıklık sisteminin yanılarak vücudun kendi hücrelerine zarar vermesi sonucunda gelişen tip 1 diyabet ve diğer birçok hastalık, vücutta bulunan mikrop gruplarının bazı özellikleri ile ilgili görünmektedir. Sindirim sistemindeki mikrop grupları kontrol edilebilirse, bağışıklık sisteminin yanılarak pankreastaki insülin üreten adacık hücrelerine zarar vermesini engellemek mümkün olabilir.
Obezite ve tip 2 diyabet ile vücutta bulunan mikrop gruplarının arasında net bir ilişki olduğu da saptanmıştır. Mikrop gruplarındaki çeşitlilik obezite ve tip 2 diyabetten koruyan bir etki göstermektedir. Ayrıca tip 2 diyabet riskini artıran bazı mikrop türleri de tanımlanmıştır.
Bu alan henüz bebeklik dönemindedir. Bireylerden standart bir biçimde örnek alınmalı, alınan örnekler standart yöntemlerle analiz edilmelidir. Sadece yaygınlığın ve bağlantıların saptanması ile yetinilmemeli, nedenler de incelenmelidir. Vücuttaki mikrop grupları içerisinde yer alan bakteri ve virüsler incelenmeli, yapılarındaki maddeler araştırılmalı ve hangi maddelerin bağışıklık sistemini yanılttığı ve metabolizmayı değiştirdiği ortaya konmalıdır. İçimizdeki çevrenin hastalık gelişimine olan etkisinin anlaşılması için Birleşik Devletler 121 milyar dolarlık araştırma bütçesi ayırmıştır.
Kaynak: http://www.medscape.com/viewarticle/865069?src=wnl_edit_tpal (Robert Ratner, Mark Harmel – Erişim tarihi: 08.09.2016)