Çok fazla yediğiniz, kendinizi tıka basa dolu hissettiğiniz en son zamanı düşünün. Arkadaşınızın yaş gününü kutlamak için kocaman bir pastaya mı saldırıyordunuz? Bayram günü şeker ve çikolataya mı dadandınız? Ya da zor geçen bir günün sonunda evde yalnız mıydınız? Sonrasında kendinizi nasıl hissettiniz? Karın ağrısı yaşadığınız için kendinize kızdınız mı? Yoksa suçluluk ve utanç duygusuyla kendinize işkence mi ettiniz?
Arada sırada çok fazla yemek normal bir durumdur. Duygusal nedenlerden ötürü yemek de öyledir. Doğduğumuz andan itibaren beslenir ve gıda ile ödüllendiriliriz. Bu nedenle besinlerle duygusal bağlantılarımızın olması normaldir. Peki, ya bir şeyleri baskılamak için yani, “kompülsif” bir yeme rahatsızlığınız varsa?
Aşırı yediğinizde kendinizi suçlar mısınız?
Kompülsif kelimesinin Türkçe karşılığı “zorlantı” şeklinde ifade edilmektedir. Kompülsif şekilde aşırı yemek yiyen kişiler, olumsuz duygularıyla baş etmenin tek yolu olarak besini kullanırlar. Bunun sonucu olarak; beslenmelerinin sıklıkla kontrol dışına çıktığını hissederler. Sürekli yemek hakkında düşünür ve yedikten sonra suçluluk duygusuna kapılırlar. Bu durum kendini, utanma veya depresyon ile de gösterebilir ve büyük bir davet yemeğinden sonra birisinin hissedeceği duygulardan oldukça farklıdır. Doyduğunuzu hissedebilirsiniz ve o son tatlı dilimini yediğiniz için pişman olabilirsiniz; fakat kendinizi utançla yiyip bitirmezsiniz.
Aşırı yemek yiyen bazı kişilerin, tıkınırcasına yeme bozukluğu (Binge Eating Disorder: BED) denilen bir rahatsızlığı vardır. Bu rahatsızlığı olan kişiler, kısa bir süre zarfında kompülsif bir şekilde çok fazla yemek yerler; sonrasında kendilerini suçlu veya utanmış hissederler ve bunu sıkça tekrarlarlar. Aşırı yiyen herkesi tıkınırcasına yemek ile suçlamak doğru değildir. Bunu engellemek adına; her şeyi bir oturuşta yemek yerine, gün içinde pek çok şey yenilebilir.
Bu durum nasıl başlar?
Bazen, sürekli televizyon karşısında cipsle oturmak gibi anlamsız bir alışkanlık nedeniyle, aşırı yemek yeriz. Fakat bu bazen, altta yatan duygusal problemlerin bir sonucudur. Olumsuz vücut algısına sahip olmak büyük bir rol oynayabilir. Pek çok kişi için kompülsif aşırı yeme; “ye, pişman ol, tekrarla” şeklindeki beslenme ile başlayan bir döngünün parçasıdır. Kilonuz veya ölçünüz hakkında kendinizi kötü hissettiğiniz için diyete başlayabilirsiniz; fakat yemeği, bir sorunla başa çıkma aracı olarak kullanıyorsanız; beslenme düzeninize bağlı kalmanın zor olduğunu görürsünüz. En sonunda bir kırılma anına ulaşır ve “yasak” besinleri tıkınırcasına yiyip, sonra kendinizi suçlu hisseder ve utanırsınız. Bunu takip eden dönemlerde kısıtlamalar tekrar başlar. Döngüyü kırmak çok zor olabilir. Diyet yapan kişiler çoğu zaman “iyi” veya “kötü” besinler hakkında sabitleşmiş fikirlere sahiptirler. Fakat yatıştırıcı ve rahatlatıcı bir maddeye sahip olamadığınızda, o madde daha da çekici hale gelir.
İnsanlar besinlere nasıl bağımlı hale gelirler?
Gıda bağımlılığı son yıllarda bilim insanları arasında da ön plana çıkmıştır. Araştırmacılar; yağ, şeker ve tuz açısından zengin olan belli bazı besinlerin bağımlılığa neden olduklarını; beyinde, uyuşturucuların yaptığına benzer değişiklikler yaptıklarını bildiriyorlar. Hayvanlarda yapılan çalışmalar, bağımlılık belirtilerinin gelişebildiğini göstermiştir. Fakat gıda bağımlılığı fikri tartışmalıdır. Çünkü bağımlılık için standart tedavi diyettir ve gıda bağımlılığı varsa bu pek mümkün değildir. Diyet yapmak, tıkınırcasına yemek yeme döngüsünün oldukça kuvvetli bir bileşenidir ve belli başlı besinleri negatif öğe olarak etiketlemek ters etkiye yol açabilir.
Yemek yemenin, beyinde kendini iyi hissettiren kimyasalların salınmasını uyardığı hususunda şüphe yoktur. Fakat bu, gıdayı bağımlılık yapan bir madde yapmamalıdır. Gerçek anlamda bağımlılık belirtilerine yol açan maddenin besinin kendisi olmadığı; davranış, yani kısıtlama ve aşırı yeme döngüsü olduğu konusunda güçlü kanıtlar vardır. Bilim insanları, yemek yeme bağımlılığının “besin bağımlılığı” teriminden daha doğru bir terim olduğunu belirtmektedirler.
Kompülsif yemek yemeyi nasıl kontrol edebilirim?
– Profesyonel yardım alın. Özellikle de kökleşmiş bazı duygusal problemler söz konusuysa, aşırı yemeyi kendi başınıza çözmeniz zor olabilir. Danışmanla çalışmak, yanlış davranışa yön veren olumsuz vücut algısı gibi psikolojik tetikleyicileri ortaya çıkarmanıza yardımcı olabilir.
– Etiketlerden kaçının. Olumsuz davranışlara sahip, kötü bir kişi olmadığınızı anlayın. Kendi kendinizi etiketlemek, döngüyü devam ettirmeniz için gerekli olan bir kehanete dönüşebilir. Aynısı besinlerin etiketlenmesi için de geçerlidir. “İyi ” veya ” kötü” besin yoktur. Derin ve güçlü inançların üstesinden gelmek zor olabilir; fakat araştırmalar, “kötü” varsaydığınız bir gıdayı aldığınızda, sonrasında aşırı yeme olasılığınızın daha yüksek olduğunu göstermektedir.
– Bir mola verin. Yemek istediğinizde bir an için durup kendinize şu soruyu sorun: Aç mıyım? Bazen insanlar yemeklere çok odaklanırlar ve durup ne yemek istediklerini sormazlar. Eğer yemeği, sorunların üstesinden gelme aracı olarak kullanırsanız; açlık veya tokluk sinyali veren işaretlerden haberdar olmayabilirsiniz. Bu farkındalığı geri kazanmanız önemlidir.
– Ortamınızı değiştirin. Alışkanlıklar, çoğu zaman otomatik olarak yapılan davranışlardır. Ortamınızda hafif değişiklikler yaparak davranışınıza odaklanır ve bir amaca yönelik karar verme fırsatı elde edebilirsiniz. Örneğin, yemek için hep aynı sandalyeye oturuyorsanız, sandalyeyi oda içinde farklı bir yere taşıyın veya tamamen farklı bir yere oturun.
– Aşırıya kaçmayın. Besinleri yasaklamak daha sonra onları aşırı tüketmenize neden olabilir. Eğer aç olmadığınızda bile canınız bir şeyi gerçekten çekiyorsa, kendinize az bir miktar yeme izni verin. Yasaklayıcı ve kısıtlayıcı diyetleri durdurun. Aşırı yemek ve kısıtlayıcı yemek bir elmanın iki yarısıdır ve diyetin kendisi de tıpkı stres, öfke veya endişe gibi; aşırı yemek yemenizi tetikliyor olabilir.