Beyin damarlarında ortaya çıkan kanama veya pıhtı gelişimi hayatı tehdit edebilen ciddi bir sorundur. Kan akımının kesilmesi sonucunda ortaya çıkan inme, en sık görülen inme tipidir ve tüm inme vakalarının yaklaşık %87’sini oluşturur.
Beyne kan ve oksijen götüren kan damarlarının içinde oluşan tıkanıklık inmeye yol açar. Bu tıkanıklığın en sık nedeni; kan damarlarının duvarındaki yağ birikimidir. Damar duvarında yağ birikmesi, beslenme tarzı ve sigara gibi dışarıdan gelen faktörler ile ilgili olabileceği gibi, genetik yapıyla bağlantılı olarak da ortaya çıkabilir.
Beyinde kan akımını engelleyerek inmeye neden olan yağ birikintileri iki tipte tıkanmaya neden olur. Birinci tipe “tromboz” adı verilir. Beyindeki kan damarlarının içinde kan pıhtısı oluşması şeklinde ortaya çıkar. Diğer tipe ise “emboli” denilmektedir. Emboli, damar içinde dolaşan bir pıhtıdır ve genellikle vücudun diğer kısımlarında oluşur. Bu pıhtı, damar sistemi içinde hareket eder ve geçemeyeceği kadar ince bir damara girerse bu alanın gerisini tıkayarak kan geçişini engeller.
Beyin damarlarındaki tıkanıklığın nedenleri farklı olabilir; ancak sonuçları genellikle aynıdır. Beyindeki kan akımı tehlikeye girmiştir ve tedavi hızı ile orantılı olarak; ortadan şiddetliye doğru değişen bir düzeyde hasar oluşmaktadır. Kanada’daki Klinik Değerlendirme Bilimleri Enstitüsü (ICES) ile Ontario İnme için İletişim Ağı (OSN) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, hastanın ne kadar hızlı bir şekilde tedavi aldığı kadar, hangi sağlık kurumunda tedavi edildiğinin de önemli olduğu ortaya konuldu.
İnme geçiren hastaların tedavisinde hastane ve hekim deneyimi belirleyici role sahip.
Dünyanın önde gelen tıbbi dergilerinden birisi olan“Circulation”da yayımlanan çalışma; inme tedavisi yapılan merkezdeki hasta hacmi ile inmeye bağlı ölüm arasındaki bağlantıyı araştıran bugüne kadar yapılmış en büyük araştırma olarak belirtildi. Yapılan araştırmada, 2005–2012 yılları arasındaki yedi yıllık dönemde, Kanada’nın Ontario şehrinde bulunan 162 hastanenin kayıtları incelenerek, kan akımı yetersizliğine bağlı inme saptanan 73 bin erişkin hasta gözden geçirildi. İlk kez görülen inmeyi takip eden 7 gün ve 30 gün içerisindeki ölümler ile ilgili bilgi toplandı. Hastalar ile ilgili çeşitli risk faktörleri göz önüne alınarak, her hastane için belirlenen ölüm oranları arasında karşılaştırma yapıldı.
Yüksek hasta döngüsüne sahip hastanelerde sonuçlar daha olumlu
Ortaya çıkan sonuçlara göre; kan akımı yetersizliğine bağlı inme olguları yönünden, yüksek hasta hacmine sahip olmayan hastanelere başvuran hastaların 30 gün içerisinde ölme olasılığı; çok sayıda inme hastası gören hastanelere başvuran hastalardan çok daha yüksek.
ICES tarafından yapılan açıklamada konuşan araştırıcı Ruth Hall, şunları söyledi: “Çalışma sonuçlarına göre; benzer özelliklere sahip çok sayıda hastanın tedavi edildiği hastanelerle, bu özelliklere sahip olmayan hastanelerin sonuçları arasında çok büyük fark var. Yüksek hasta döngüsüne sahip, daha deneyimli merkezlere başvuran inme vakalarının; birinci haftada ölüm riskleri %47 daha azken, 30 günün sonunda bu riskin %37 daha az olduğu gözlemleniyor.”
OSN İnme Değerlendirme Komitesi Başkanı olan Dr. Mark Bayley ise, yaptığı açıklamada: “Bu çalışma, deneyim ve bilgi birikiminin, hastalık tedavisinde ne kadar önemli bir role sahip olduğunu gösteriyor. Elde ettiğimiz bilgilerle, Ontario’daki tüm bölgelerde inme tedavisini geliştirip, inme ile karşılaşan herkesin, en iyi tedaviyi almasını sağlayabiliriz.” dedi.
Ontario eyaleti, 2005 yılından bu yana, bölgesel olarak inmeye özgü bir sistem yürütüyor. Ontario’da inme merkezi olarak tasarlanmış 28 adet hastane mevcut. Bu hastanelerde uygun tanı testleri, son yenilikleri içeren tedavi protokolleri ve uygun tedavinin takibine yönelik kaynaklar bulunuyor.
Editör’ün Notu: Kan akımındaki yetersizliğe bağlı inmede tam olarak ne yapmak gerektiğini bilmek şüphesiz önemlidir. Eski bir deyişe göre, “Daha iyi bilirsen daha iyi yaparsın.” Eğer bir konuda tecrübe fazlaysa, genellikle tecrübeye eşlik eden bilgi de fazladır. Deneyim; en iyi öğretmendir. Kanada’da yapılmış olan çalışma, bu deyişin inme tedavisi için de geçerli olduğunu göstermiştir.
KAYNAK: www.labroots.com, Aralık 2015.