İngiltere’de gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, her 210 obez erkekten sadece biri, her 124 obez kadından da sadece biri normal kilosuna dönebiliyor.
Amerikan Halk Sağlığı Dergisi’nde yayımlanan çalışma, obez bir insanın normal kilosuna dönebilme veya toplam ağırlığının sadece %5’ini verebilme şansını ilk kez ortaya koyması bakımından da literatürde ayrıca bir öneme sahip.
Çalışmanın baş yazarı Dr. Alison Fildes’e göre elde ettikleri veriler, obez insanların kilo vermesinin ve verdikleri kiloları korumalarının ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyor.
Çalışmanın sonuçları obeziteyle mücadelede kullanılan stratejilerin etkili olmadığını ve obez insanların büyük çoğunluğuna kilo vermede ve verdikleri kiloyu korumada hiçbir faydası olmadığını açıkça gösteriyor. Dr. Fildes, şu anda en önemli ihtiyacın, obezitenin önlenmesine yönelik etkin halk sağlığı politikalarının üretilmesi olduğunu belirtti.
Obezite giderek büyüyen global bir sağlık sorunu ve dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi İngiltere’de de obez hastalar için ana tedavi yöntemi kilo kontrol programları. Durum böyleyken Dr. Fildes çalışmalarının ana sebebini şu sözlerle açıkladı: ‘’Şu anda uygulanan sağlık politikaları ve bize söylenenlere göre bu tedavi programları ile obeziteden sağlıklı bir kiloya dönmek mümkün. Biz de geniş bir popülasyon üzerinde bunu başarmanın ne kadar mümkün olduğunu ve kilo verenler ile bu kilo kaybını koruyabilenlerin yüzdesini öğrenme ihtiyacı hissettik.’’
Dr. Fildes ve ekibi, çalışmaları için Birleşik Krallık Klinik Çalışmalar ve Araştırmalar Veritabanından yararlandılar. 2004-2014 yılları arasında veritabanına kaydedilmiş olan 20 yaş üzeri toplam 278.982 hastanın katıldığı çalışmada hasta seçiminde dikkat çekilmesi gereken önemli bir kriter de obezite ameliyatı geçirmiş olan hastaların çalışma dışında tutulması oldu.
Hastaların yaklaşık 9 yıllık takip verilerinin incelenmesi sonucunda ortaya çıkan istatistikler hiç iç açıcı değil. Buna göre Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 30-35 kg/m2 arasında olan her 12 erkekten sadece biri ve her 10 kadından da yine sadece biri bir yıl içerisinde toplam vücut ağırlığından sadece %5 oranında bir kilo vermeyi başarabildi. VKİ’si 40-45 kg/m2 arası değişen morbid obez hastalarda bu oran biraz daha yükseliyor: 8 erkekte bir ve 7 kadında bir kişi vücut ağırlığının %5’ini bir yıl içerisinde vermeyi başarabilmiş.
Ancak normal kilosuna dönmeyi başarabilenlere bakıldığında durum oldukça vahim. Verilere göre VKİ’si 30-35 kg/m2 arasında olup da, bir kilo kontrol programına kaydolduktan sonraki 1 yıl içerisinde normal kilosuna dönmeyi başarabilen hasta oranı erkeklerde 210’da 1, kadınlarda ise 124’te 1. Morbid obezlerde durum daha da kötüleşiyor; normal kilosuna dönmeyi başarabilenlerin oranı erkeklerde 1290’da 1 iken aynı oran kadınlarda 677’de 1.
Bütün bunlara ek olarak, elde edilen sonuçlar bu hastalar için verilen kilolarını koruyabilmenin de çok zor olduğunu gösteriyor. Dr. Fildes’a göre ellerindeki veriler, toplam vücut ağırlıklarının %5’ini vermeyi başarabilen hastaların 1 yıl içerisinde %53’ünün, 5 yıl içerisinde ise %78’inin verdikleri kiloların en az bir kısmını geri aldıklarına işaret ediyor. VKİ’si 35 kg/m2’nin üzerinde olan hastalar için normal kilolarına dönmenin daha da zor olduğu Dr. Fildes’a göre vurgulanması gereken bir başka sonuç. Dr. Fildes, daha önce yapılmış olan çalışmalarda obezite hastalarının kilo vermede ve verdikleri kiloyu korumada ne kadar zorlandıkları ortaya konulmuş olsa da, aslında bu oranların ne kadar düşük olduğunu gördüğünde şoke olduğu gerçeğini saklamıyor.
Kilo Kontrol Programları Ne Kadar Etkili?
Dr. Fildes ve ekibine göre elde ettikleri bulgular, şu anda obezitenin tedavisinde belirlenmiş olan geleneksel tedavi yöntemlerinin klinik anlamda etkin ve sürdürülebilir olup olmadığı ve gelecekte de olup olmayacağı konusunda ciddi şüpheler uyandırdığını belirtti.
Dr. Fildes, sözlerini şu şekilde noktaladı: ‘’Yapmış olduğumuz çalışma, obez bireylerin çok küçük miktarda kilo vermede ve verdiği kiloyu korumada bile ne kadar zorlandıklarını gösterdi. Morbid obez hastaların normal kilolarına geleneksel tedavi yöntemleriyle ulaşmalarının ne kadar gerçekçi olduğunu da gördük. Dolayısıyla obezite ile olan mücadelede öncelikli olarak önleyici, sonraki aşamalarda ise daha etkin ve uzun süreli tedavi yöntemlerinin kullanılmasının ve sağlık politikalarının da bu yönde revize edilmesinin daha doğru olduğunu düşünüyoruz.’’