Bir halk sağlığı sorunu olarak Obezite
Obezitenin yayılma oranları ve sağlık açısından ortaya çıkan sonuçları; ABD’de “halk sağlığı öncelikleri” olarak belgelenmiş durumdadır. Ancak konu obezite bakımının sağlanmasına geldiğinde, tıp mesleği bazı önemli açılardan eksik kalmaktadır. Çalışmalar, tavsiye edilen obezite bakımı ile uzmanların hastalar üzerindeki uygulamaları arasında farklılıklar olduğunu gösteriyor. Uzmanların kilo konusundaki danışmanlıkları, hastaların kilo verme arzularını ve bu yöndeki çabalarını artırıyor. Bazı çalışmalar ise; hastalara vücut kitle indekslerini bildiren hekim sayısının çok az olduğunu ve daha azının da, kiloyla ilgili danışmanlık hizmeti verdiğini ortaya koyuyor. Bulgular; ABD’de, artan obezite oranlarına rağmen, hastalar için kilo danışmanlığı oranlarının, birinci basamak sağlık hizmetlerinde önemli ölçüde azaldığını gösteriyor.
Kilo danışmanlığı ve obezite taramasındaki yetersizliklerin çok sayıda nedeni bulunmaktadır. Sağlık çalışanlarına göre; kısıtlılıkları ve danışmanlık hizmetlerine ait ödemelerdeki eksiklik ve değişkenlik önemli bir neden. Alet ve donanım eksikliği ve yaşam tarzı değişimine ait önyargılar obezite bakımında etki sahibi diğer faktörler arasında gösterilmektedir.
Obezite Tedavisinde Gizli önyargıların zararı
Obez hastalara karşı gösterilen negatif önyargı ve damgalama, sağlık hizmeti verilen profesyonel ortamlarda bile halen önemli bir sorun. Hastaları tembel, irade gücünden yoksun ve tedaviye uyum sağlamayan; bu nedenle de suçlanmayı hak eden kimseler olarak gören bu yaklaşım, obezite öncesinde, asıl tedavi edilmesi gereken bir durum halini almıştır. Kilo önyargısı; birinci basamak hekimleri, endokrinologlar, kardiyologlar, hemşireler, diyetisyenler ve tıp stajyerleri arasında belgelenmiş bir antitedir. Son çalışmalar; kilo önyargısının, genel halk arasında olduğu gibi, hekimler arasında da yaygın olduğunu ve obez hastaların, kilo konusundaki damgalamanın orta kaynağı olarak hekimlerini gördüklerini gösteriyor. Kilo konusunda bu tarz bir suçlama ve yargılama hisseden hastaların, uzmanlarına güvenmeleri çok düşük bir ihtimaldir. Bu kişilerin tedavi sonuçları daha verimsizdir ve sağlık hizmetlerinden yararlanma oranları da daha azdır. Sağlık uzmanları arasında gelişen kilo önyargısının; hasta-hekim iletişimini, klinik yargıları, kişilerarası davranışları ve sağlık hizmetleri konusundaki kararları olumsuz etkilediği de bilinen bir gerçektir.
Aslında bu sorunlar; obezite tedavisinde etkili müdahale fırsatlarını kaçırmamıza, hasta-hekim iletişiminde aksaklıklar oluşmasına ve insanların, sağlık hizmetlerinden büsbütün kaçınmalarına neden olmaktadır. Çalışmalar; sağlık uzmanlarının, obezite konusunda uygun bilgi ve araçlarla donatılmasını ve sonrasında, uygulamaların önyargı ve damgalamadan uzak bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini gösteriyor. Tıp fakültelerinin müfredatında, sağlık uzmanlarının klinik uygulamalarında, obeziteyle ilgili yeterli düzeyde eğitim almaları gerektiği onaylanmıştır. Ancak buna rağmen; ihtisas programları ve eğitim göz ardı edilmektedir. Son yıllarda, obezite tedavisinde hekim sertifikasyonu sunan “Amerikan Obezite Tıp Kurulu”nun resmi olarak kurulması, bu konuda atılmış en önemli adım olmuştur.
Obezite bakımını geliştirmek için ulusal bir çaba
Bu açıklar ve klinik ortamlardaki ısrarcı kilo damgalamalarıyla ilgili giderek artan kaygılara karşılık; tıp eğitim ve öğretimi ile obezite tedavisini geliştirme amaçlı bazı eylem çağrıları da yapılmıştır. Sağlık uzmanlarının obezite anlayışını geliştirmek ve daha kapsamlı tedavi yaklaşımları sunabilmek için yeni girişimler ortaya çıkmıştır. Bu çabaların sonuncusu; Ulusal Obezite Haftası dahilinde birleşen ve 35’in üzerinde sağlık organizasyonunu içeren yeni bir kampanyadır. Bu kampanya ile bulguya dayalı ve geniş kapsamlı bir tedavi bilincini aşılamak, obezite tedavisi gören kişilere de şefkatli bir anlayış ile yaklaşılmasını sağlamak hedeflenmiştir.
Bunun ötesinde, halkı bilinçlendirme girişiminin bir parçası olarak, katılımcı kuruluşlarının yaptığı ortak bir çağrı ile, obezite tedavisinde bilimsel yöntemleri geliştirme amaçlı düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca hastalarla olan iletişimi ve çalışanların anlayışlarını, bakış açılarını geliştirecek; ücretsiz eğitim kaynakları ve araçları ile ilgili çalışmalar da yapılmıştır.
Bu yeni kaynaklardan biri de; Rudd Beslenme Politikası ve Obezite Merkezi tarafından geliştirilmiş, klinik uygulamalarda kilo önyargısı hakkında sağlık uzmanlarını eğitmek üzere sunulan, ücretsiz bir çevrimiçi sürekli tıp eğitimidir. Kurs şeklinde düzenlenen bu etkinlik, obezite damgasının hasta sağlığı üzerindeki zararlı etkileri ve tedavinin önündeki engellere yönelik bilinci yükseltip, hasta-hekim iletişimini geliştirmek; kilo ön yargısını azaltmak ve hasta bakımına kasıtsız olarak gölge düşürebilecek kişisel tavırların incelenmesini teşvik etmek için stratejiler sunma amacıyla uygulanmaktadır.
Obezite Tedavisinde Saygı
Tüm bu etkinliklerin ortak mesajı; obezite bakımını değiştirmenin, yalnızca bir takım bulgulara dayalı yaklaşımlarla değil, aynı zamanda bir saygı ve şefkat ortamında sağlanması gerektiğini vurgulamaktır. Sağlık uzmanları, obez bireylere karşı negatif önyargıların ve damgalamaların üstesinden gelerek, obezite bakımını, obeziteyi etkin bir şekilde yönetmeyi ve tedavi etme çabalarını güçlendirebilirler.
Uygulanan bu yeni girişimler obezite bakımının sağlanmasındaki mevcut zorluklara tam olarak vurgu yapamasa da; bu sorunun üzerine eğilmek için gereken daha geniş kapsamlı çözümlerin teşvik edilmesinin önünü açmıştır. Bu sayede hem uzmanlara hem de hastalara yardım eden çok yararlı kaynaklar sunulabilir. Ayrıca, tıpkı hastalar gibi, sağlık uzmanlarının da; komplike ve çok yönlü bir hastalık olan obezitenin tedavisi konusunda eğitilmeleri gerekmektedir. Tıp camiasında artan diyalog, destek ve eylemle; sağlıkçıların obez hastalara kapsamlı ve şefkatli bir bakım sağlamaları için ihtiyaç duydukları araçların temini, bizleri amacımıza bir adım daha yaklaştıracaktır.