Geçtiğimiz günlerde Amerikan Tıp Derneği Dergisi’nde (JAMA) yayımlanan bir çalışma; obez hastalarda kilo verdirme ameliyatları sonrasında, yaşam tarzı değişikliklerinin çok daha kolay ve uygulanabilir olduğunu gösterdi. Obezite ameliyatlarından sonra uygulanan düşük tempolu egzersiz ve beslenme alışkanlıklarını kapsayan yaşam tarzı değişikliklerinin; ameliyat yapılmadan, sadece diyet ve egzersize dayalı tedavi yöntemlerine oranla, obezite ve yandaş hastalıklar üzerinde çok daha olumlu sonuçları olduğu bu çalışma ile ortaya kondu.
Çalışmaya katılanların iki gruba ayrıldığı araştırmada; bir gruba önce obezite ameliyatı, sonrasında da düşük tempolu egzersiz ve diyet uygulandı. Diğer gruba ise bir yıl boyunca yüksek tempoda, sonrasında ise iki yıl boyunca düşük tempoda egzersiz ve diyet uygulandı. Her iki grubun üç yıl sonunda sonuçları karşılaştırıldığında; obezite ameliyatı sonrası yaşam tarzı değişiklikleri uygulayan grubun; ameliyat olmadan, sadece yaşam tarzı değişikliklerine dayalı tedavi yöntemlerini uygulayan gruba oranla çok daha olumlu değişimler yaşadığı görüldü.
Ameliyat sonrası diyabetin düzelme oranı daha yüksek
İki grup arasındaki ilk önemli fark; tip 2 diyabet hastalığının düzelme oranı olarak gözlemlendi. Ameliyat olan grubun önemli bir kısmında tamamen veya kısmen düzelme görülürken; ameliyat olmayan gruptaki hiçbir bireyde düzelme gözlemlenemedi. Benzer bir şekilde ameliyat olan grupta, bu düzelmeye bağlı olarak, oral şeker hapı ve insülin kullanan hastaların oranı azalırken; ameliyat olmayan grupta hiçbir hastanın kullandığı diyabet ilacını ya da insülini bırakamadığı görüldü. Ameliyat olmayan grupta yer alanların verdiği fazla kilo oranının; ameliyat olanlara kıyasla oldukça düşük kalması da yine dikkat çeken bir başka nokta olarak gözlemlendi.
Metabolik ve Bariatrik Cerrahi yöntemleri standartlaştırılmalı
Araştırmanın başyazarı, Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Anita P. Courcoulas’a göre; elde ettikleri sonuçlar, tip 2 diyabet rahatsızlığı bulunan ve ciddi kilo problemi olmayan (VKİ 30-35 arasında olan obez bireyler) hastaların tedavisinde, cerrahi yöntemlerin, sadece diyet ve egzersizi kapsayan yaşam tarzı değişikliklerine kıyasla, uzun dönemde de çok daha güçlü ve etkili bir alternatif olduğu yönündeki verileri destekler nitelikte. Dr. Courcoulas: “Bu veriler ışığında, tip 2 diyabet hastası olup, kan şekeri düzeyini kontrol etmekte başarısız olan obez hastalarda, cerrahi yöntemlerin kesinlikle göz önünde bulundurulması gerektiğine inanıyoruz.” diyerek sözlerini noktaladı.
Araştırma sonuçlarını yorumlayan Uluslararası Florida Üniversitesi’nden Dr. Michel Gagner ise; Dr. Courcoulas’ın görüşlerini bir adım ileriye taşıyarak şunları söyledi: “Yaklaşık 50 yıl önce, tip 2 diyabet rahatsızlığı olan obez hastalara, gerekli durumlar dahilinde, koroner bypass ameliyatı uygulanması bir standart haline gelmişti. Metabolik ve bariatrik cerrahi yöntemlerinin de bu şekilde standartlaştırılması büyük önem taşıyor.”