All fields are required.

Close Appointment form

Obeziteye Bağlı Zihinsel Sorunlar

Yeni yayımlanan bir çalışmaya göre; obezite ile depresyon ve aşırı yeme bozukluğu gibi bazı düşünsel sağlık sorunları arasında güçlü bir bağlantı var. ABD, Los Angeles Üniversitesi’nde görev yapan Dr. Aaron J. Dawes ve meslektaşlarınca ele alınan makalede; obezite ameliyatı adayları ve ameliyatı geçirenler arasında, zihinsel sağlık sorunlarının yaygınlığını; ameliyat öncesindeki zihinsel sağlık durumları ve obezite cerrahisi sonrasındaki sağlık sorunlarının ilişkisini belirleyen, toplu bir analiz gerçekleştirdi.

Araştırmacılar analiz için, 68 yayın tanımladı. Bunlar arasında; ameliyat öncesi zihinsel sağlık sorunlarının yaygınlığını gösteren, 65 bin 363 hastaya ait 59 rapor ve aynı sorunun ameliyat öncesi sonrası değişimlerini gösteren, 50 bin 182 hastaya ait 27 rapor yer almaktaydı. Analiz sonuçları; obezite ameliyatı geçiren hastaların %23’ünün, mizaç bozukluğu yaşadığını ortaya koydu. Hastaların %19’u depresyon, %17’si yeme bozukluğu sorunu yaşarken; %12’lik bir kısmının da, anksiyete bozukluğu sorunu yaşadığı belirtildi.

Uzmanlar, her iki sonucun da genel ABD nüfusunun oranlarından yüksek olması sebebi ile obez hastalarda sık görülen bu durumlara, özel bir ilgiyle yaklaşılması gerektiğini bildirdiler. Operasyon öncesindeki zihinsel sağlık sorunları ile sonrasındaki kilo kaybı arasında birbirleri ile çelişen sonuçlar olduğu vurgulanırken, ne depresyon ne de aşırı yeme bozukluğunun; verilen kilo miktarı ile bağlantılı olmadığı da ifade edildi. Göze çarpan en önemli değişiklik ise, ameliyat sonrasında; depresyon yaygınlığında %8-%74 ve depresyon şiddetinde %40- %70 arasında değişen oranlarda azalmanın görülmüş olmasıydı.

Çalışmada, obezite ameliyatı sonuçlarının belirlenmesinde; özgüven, zihinsel imaj, algılar, mizaç, destek ağları ve sosyoekonomik istikrarın önemli roller oynadığı gösterildi. Gelecekte, bu konulara daha fazla yoğunlaşarak; obezite ameliyatı öncesinde, hastaların zihinsel sağlığını değerlendirmek için optimal stratejilerin belirlenmesi gerektiği vurgusu yapıldı.

KAYNAK: JAMA (Journal of American Medical Association), 12 Ocak 2016