Circulation isimli dergide yayımlanan bir rapora göre; şekerli içecekler yol açtığı hastalıklar nedeniyle, her yıl 200 bin insanın ölümüne yol açıyor. Çalışmanın yazarlarından Friedman Beslenme Bilimleri Okulu Dekanı, Dr. Dariush Mozaffarian; bu ölümlerin sadece zengin ülkelerde değil; gelişmekte olan ülkelerde de görüldüğünü ve bu ülkelerde ölüm oranlarının daha yüksek olduğu belirtti. Raporun yazarlarının “güçlü ve global tedbirlerin gerekliliğine” vurgu yaptığı araştırma dünya çapında 600 bin insan katılımı ile gerçekleşti.
Çalışmanın ilk özet sunumu Amerikan Kalp Derneği’nin 2013 yılındaki toplantısında yapıldı. Friedman Beslenme Bilimleri Okulu’ndan, Dr Gitanjali Singh tarafından sunulan sonuçların, özet ile birebir benzerlik taşıdığı görüldü.
Çalışmaya göre; dünyada her yıl 184 bin insan, şekerli içeceklerin yol açtığı hastalıklar nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Bu hastalıklar arasında, diyabet nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 133 bin kişi. Diyabet’i, 45 bin kişi ile kardiyovasküler rahatsızlıklar ve 6450 kişi ile kanser takip ediyor. Tedavi masrafları ve hastalıkların yarattığı iş gücü kaybı sebebiyle ortaya çıkan ekonomik zararlar, her ne kadar can kayıpları ile karşılaştırılamayacak olsa da; var olan tabloyu daha da kötüleştiriliyor.
Şekerli içeceklerin neden olduğu ölümlerde en yüksek oran %70.9 ile gelişmekte olan ülkelerde bulunuyor. Bu ülkeleri %24.1 ile gelişmiş ülkeler ve %5 ile de 3. dünya ülkeleri takip ediyor. En düşük ölüm oranı, 65 yaşın üstündeki Japonlarda görülüyorken (%1); en yüksek ölüm oranı ise, 45 yaşın altındaki Meksikalılar’da görülüyor. Araştırma kapsamında yer alan 20 ülke arasında Meksika’nın, bütün yaş ortalamaları ve gruplarında, şekerli içeceklerin neden olduğu ölümlerde en yüksek orana sahip olması da, araştırmanın dikkat çeken bir başka noktası oldu.
Dünyanın ilk şekerli içecek vergisi uygulamaya kondu
Çalışmanın yayımlandığı dönemlerde, dünyanın çeşitli yerlerinde şekerli içeceklerin kullanımına ilişkin bir takım kısıtlamaların geldiği göze çarptı. Aynı zamanda çeşitli bölgelerde yeni uygulamaların ve kanunların ortaya çıktığı gözlemlendi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Vermont eyaletinde ve California, Berkeley’de, dünyanın ilk şekerli içecek vergisi uygulamaya konuldu. Ayrıca pek çok fast food lokantası çocuk menülerinden şekerli içecekleri çıkartmaya başladı. Ancak tüm bu yaşananlara ve önlemlere rağmen bu konuda iyimser olmayanlar da var. Amerikan Diyabet Cemiyeti’nden (ADA) Dr. Jane Chiang; bazı ülkelerde, şekerli içeceklerin tüketimini azaltmaya yönelik çabalar olsa da; bu konuda global bir farkındalıktan bahsetmenin güç olduğunu belirtti.
Raporu hazırlayanlar çalışmaları sırasında; kolalı ve gazlı içeceklere, meyve sularına, sporcu/enerji içeceklerine, tatlandırılmış buzlu çaylara ve bazı Latin Amerika ülkelerinde hazırlanan “fresca” içeceğine odaklanmalarına rağmen; %100 meyve suyundan üretilmiş içecekleri çalışmalarına dahil etmediler. Dr. Chiang ise bu duruma karşı çıkarak şu yorumda bulundu: “İnsanlar meyve suyu tüketmenin sağlıklı olduğunu düşünebilirler; ancak şişenin üzerindeki etiketi okuduğunuz zaman, bu içeceklerin içinde de bolca şeker olduğunu göreceksiniz.” Dr Jane Chiang; bu içeceklerin ne sıklıkla tüketilmesi gerektiğine ilişkin soruları ise şöyle cevapladı: “%100 meyve suyundan yapılmış olsa, bile bu içeceklerin hiç tüketilmemesi en doğrusu. Tüketilecekse bile çok az miktarda bir tüketim söz konusu olmalı.”
“Hastalarınızla Konuşun”
Dr. Jane Chiang; bu noktada hekimlere önemli görevler düştüğünü belirterek; hastalarla mutlaka konuşmaları gerektiğini belirtti. Doktorlardan hastalarına, şekerli içecekleri ne miktarda tükettiklerini sormalarını isteyen Dr. Chiand: “Bu soruyu sormadığınızda, hastalar bu içeceklerin bir zararı olmadığını düşünmeye başlıyorlar. Yapılması gereken bu bilinçlendirmenin çocuk yaşlarda başlatmak ve devam ettirmek.”
Eğitim ve hastalarla konuşmak hususunda, meslektaşı Dr. Jane Chiand ile aynı fikirde olan Dr. Mozaffarian: “Beslenme alışkanlıkları ABD’deki sağlık sorunlarının bir numaralı sebebi. Bütün doktorlar, özellikle de pediatri uzmanları, hastaları ile konuşmalı.” dedi.
Hastalara beslenme alışkanlıkları ile ilgili soru sormanın; sigara içip içmediklerini sormak kadar önemli olduğu söyleyen Dr. Mozaffarian: “İnsanların %20’si sigara içiyor; ama herkes yemek yiyor. Gerekli düzenlemeler yapılmadığında, uygulanacak eğitimin katkısı da minimal düzeyde olacaktır. Bu durum 1920’lerde yaşanan trafik kazalarından, ilkel arabaları ve bozuk yolları değil de, şoförleri sorumlu tutmaya benzer. Şekerli içeceklerin yarattığı tehdidi ortadan kaldırmak, beslenme ile alakalı bütün sorunları ortadan kaldırmayacaktır; ama doğru yönde atılacak önemli bir adım olacaktır.”